Evvel Zaman İçinde Kısa Özeti
ÜÇ ELMA:
Bir varmış, bir yokmuş, develer tellal iken, pireler berber i-ken, ben anamın beşiğin tıngır mıngır sallar iken bir memleketin birinde, iyiler iyisi bir padişah varmış. Her şeyi varmış, ama hiç çocuğu yokmuş. Yaşı ilerledikçe, bu yüzden kederi artıyormuş…
Bir gün akıllı bir pir-i fani, padişahın derdini öğrendikten sonra, “kolayı var” demiş. “Siz şimdi bir bahçe yaptırın, içinde güller, çiçekler, havuzlar, daha neler neler olsun”…Padişah, bir bahçe yaptırdı ki dillere destan . Ama gel gelelim, ne evlat var ne de bir müjdeli haber…Bu sefer de kafası iyice bozulur ve başlar bahçeyi dağıtmaya…Ezer, çiğner, dağıtır. Hanımı güç bela, yalvar yakar durdurabilmiş. Zaten hanımı, bahçe yapıldığı günden beri bahçeden çıkmazmış. Ağaçlarla, konuşurmuş. Bu hallere dayanamayan yaşlı bir elma ağacı dile gelmiş: “Benim filizlerimden al, dik. Bir gün sana elma verir. Yarısını sen ye, yarısını da padişaha yedir.” demiş.
Kadın filizi dikmiş, fidan olmuş, ağaç olmuş. Yedi yıl geçmiş, bir elma vermiş. Elma da elma hani; bir yanı al, bir yanı beyaz. Kadıncık durur mu? Almış elmayı, bölmüş elmayı. Yarısını kendisi yemiş, yarısını da padişaha yedirmiş. Aradan geçmiş dokuz ay, on gün, Nur topu gibi bir oğulları olmuş..
Kurulmuş meydan, çalmış davullar… Kırk gün, kırk gece olmuş oyunlar..
Gökten uç elma düştü… Kimin ne muradı varsa onun başına…
Evvel Zaman İçinde uzun özeti,Evvel Zaman İçinde masallarının özeti,Evvel Zaman İçinde kısa özeti,KİTAP ÖZETLERİ,
GELİNCİK GÜNÜ
Bir varmış, bir yokmuş. Bir bey varmış. Beyin de kapılara, bacalara sığmayan bir oğlu varmış. Gezermiş, tozarmış. Bir gün, sesi soluğu kesilmiş, evinden çıkmaz olmuş. Beyi almış bir dert. Çare yok. Bey oğlu evden çıkmaz, kimseyle konuşmaz…
Aradan uzunca zaman geçmiş. Bir yaşlı kadın beyin evinin önünde dolanıp dururmuş. Bey oğlu dayanamamış, “Canına mı susadın, ne geziyorsun burada?” diye bağırmış. Kadın ağlayarak anlatmış. “Ah, oğul ah. Benim bir oğlum var, zincir zapt etmez. Bir türlü söz dinlemez. Dediler ki, dünyaya küskün birim bulacaksın, damarından yedi damla kan alacaksın, yedi sabah da bal şerbetine katıp içİrir-sen oğluna, dizini kırar da dizinin dibinde oturur.”
“Benim hayata küskün olduğumu nereden biliyorsun?” “Şayet küskün olmazsan, dünya alemin bir araya geldiği, bu gelincik gününde, böyle bir kenarda oturur musun? ”
Meğer bey oğlu bir gün, bir pınarın başında uyuyakalmış i-ken, rüyasında gördüğü bir peri kızı yüzünden dünyalara küsmemiş mi? İçine bir ümit düşmüş, gelincik gününde sevdiğimi görürüm diye.
Yaşlı kadın, beyin yanına koşmuş. Müjdemi isterim, oğlunuzu konuşturdum, diye. Bey ücretini vermiş, kadım savmış. Başlamış oğlunun bu sevda derdinin çaresini aramaya. “Gelincik bağına katılan herkes, oğlumun önünden geçecek” diye ferman çıkarmış.
Yığın yığın insan, gelmiş geçmiş. Bey oğlu, bir tane yoksul bir kızın üstüne mendilini atmış.. .Sonrası düğün dernek.
0 yorum:
Yorum Gönder
AŞAĞIDAKİ YORUM YAPMA BİÇİMİNİ ANONİM YAPIP YORUM YAPABİLİRİSİNİZ.YORUMLARINIZ BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİDİR.