YER ALTINDA BİR ŞEHİR- KEMALETTİN
TUĞCU
Sadık, Cemal ve Osman Baba kendilerine zarar veren insanlardan
kaçmaktadırlar. Arkalarında düşman kuvvetleri olduğundan zor bir
yolculuk yapmaktadırlar. Saklanmak için tehlikelere maruz kalmaktadırlar.
Açlıktan yorgun düşerler. Yolda öldürdükleri hayvanları yiyerek yaşamaya çalışırlar.
Osman Baba en yaşlıları olarak daha çok tecrübeye sahiptir. Osman Baba, ovayı aşmaları hâlinde düşmanın kendilerini yakalayamayacağını söyler. Uzakta bir tepe vardır. O tepeye vardıklarında düşman peşlerini bırakacaktır. Çünkü tepe, çıkılması çok zor bir yerdir.
Osman Baba, ülkesinden ayrılmadan önce, düşmanlardan korumak için Ali isimli oğluyla Nazlı adlı kızını da bu tepeyi aşıp başka bir yere gitmeleri için yolcu etmiştir. Bu sebeple geçtiği yollarda bir yandan da Ali ile Nazlının izlerini aramaktadır. Yırtıcı hayvanların onları yeme ihtimali Osman Baha'yı korkutur. Onlara bir şey olmaması için sürekli Allah'a dua eder, Kur'an-ı Kerim okur.
Osman Baba ile arkadaşları tepeye varınca tepenin aşağısında bulunan bir mağaraya girmek isterler. Mağaraya girince büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü burada onlarca ceset vardır. Büyük korkuya kapılırlar. Beklerken mağaranın içinden büyük bir taş kenara çekilir ve birkaç adam gelerek yeni bir ceset bırakır. Osman Baba, adamların ceseti bırakırken ettikleri dualardan onların Müslüman olduklarını anlar. Adamlar, cesedi bıraktıktan sonra giderler ve tekrar taşı yerine koyarlar.
Osman Baba ve arkadaşları ne olup bittiğini anlamak için bu adamların kim olduklarını anlamak isterler. İçeriye nasıl gireceklerini araştırılar. Çevrede gördükleri hayvaları takip ederler ve hayvanların da oraya doğru gittiğini görürler. Hayvanları takip ederek yer altında yaşayan bu insanların yanlarına ulaşabilecekleri kapıyı bulurlar. Yer altına girdiklerinde yakalanırlar. Kendilerini tanıtarak ceza almaktan kurtulurlar.
Osman Baba ve arkadaşları yer altında gördükleri manzara karşısında daha da büyük şaşkınlık yaşarlar. Çünkü yer altında kocaman şehir vardır. Bu şehrin ileri gelenlerinden niçin burada yaşadıklarını öğrenirler. Anlatılanlara göre, bu şehirde yaşayan insanlar Müslüman Türk'türler. Düşman yurtlarını işgal edip birçok insanı öldürünce düşmanın kötülüğünden kurtulmak için böyle bir yola başvurmuşlardır. Kendilerine yer altında kocaman bir şehir kurmuşlardır. Üstten gelen küçük bir ışıkla idare etmeye çalışmaktadırlar. Ancak doğru dürüst güneş görmediklerinden ve beslenemediklerinden birçok hastalığa yakalanmışlardır. Yer altında yaşayan bu insanlar, kendilerinin yanma gelen insanları bir daha yeryüzüne göndermemektedirler. Çünkü yeryüzüne çıktıklarında düşman onların burada olduklarını haber alır ve onları öldürür.
Osman Baba yer altındaki şehirde öğretmenlik yapmaya başlar. Buradaki insanlar Osman Babayı çok severler. Bir gün Osman Babaya gelerek şehirlerinde bir gencin dermansız bir hastalığa tutulduğunu ve bir türlü iyileşmediğini söylerler. Osman Babaya bu gence bakması ve dua etmesi için ricada bulunurlar.
Osman Baba gencin yanma gittiğinde onun kendi oğlu Ali olduğunu görür. Büyük bir mutluluk yaşar. Oğluna sarılır. Ali, babasını görünce iyileşir ve kız kardeşi Nazlının da burada olduğunu söyler. Osman Baba Nazlıyı da bulur. Ancak Nazlı'nın ve Ali'nin kendi çocuğu olduklarını söylemez.
Osman Baba ve arkadaşları da bu yer altındaki şehrin havasından dolayı hastalanmaya başlarlar. Bu sebeple bir an önce bu şehirden kurtulmanın yolunu ararlar. Sonunda Osman Baba ve arkadaşları Ali ile Nazlıyı da yanlarına alarak yer altındaki şehirden kaçarlar. Türkiye'ye varınca mutluluktan toprağı öperler.
Açlıktan yorgun düşerler. Yolda öldürdükleri hayvanları yiyerek yaşamaya çalışırlar.
Osman Baba en yaşlıları olarak daha çok tecrübeye sahiptir. Osman Baba, ovayı aşmaları hâlinde düşmanın kendilerini yakalayamayacağını söyler. Uzakta bir tepe vardır. O tepeye vardıklarında düşman peşlerini bırakacaktır. Çünkü tepe, çıkılması çok zor bir yerdir.
Osman Baba, ülkesinden ayrılmadan önce, düşmanlardan korumak için Ali isimli oğluyla Nazlı adlı kızını da bu tepeyi aşıp başka bir yere gitmeleri için yolcu etmiştir. Bu sebeple geçtiği yollarda bir yandan da Ali ile Nazlının izlerini aramaktadır. Yırtıcı hayvanların onları yeme ihtimali Osman Baha'yı korkutur. Onlara bir şey olmaması için sürekli Allah'a dua eder, Kur'an-ı Kerim okur.
Osman Baba ile arkadaşları tepeye varınca tepenin aşağısında bulunan bir mağaraya girmek isterler. Mağaraya girince büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü burada onlarca ceset vardır. Büyük korkuya kapılırlar. Beklerken mağaranın içinden büyük bir taş kenara çekilir ve birkaç adam gelerek yeni bir ceset bırakır. Osman Baba, adamların ceseti bırakırken ettikleri dualardan onların Müslüman olduklarını anlar. Adamlar, cesedi bıraktıktan sonra giderler ve tekrar taşı yerine koyarlar.
Osman Baba ve arkadaşları ne olup bittiğini anlamak için bu adamların kim olduklarını anlamak isterler. İçeriye nasıl gireceklerini araştırılar. Çevrede gördükleri hayvaları takip ederler ve hayvanların da oraya doğru gittiğini görürler. Hayvanları takip ederek yer altında yaşayan bu insanların yanlarına ulaşabilecekleri kapıyı bulurlar. Yer altına girdiklerinde yakalanırlar. Kendilerini tanıtarak ceza almaktan kurtulurlar.
Osman Baba ve arkadaşları yer altında gördükleri manzara karşısında daha da büyük şaşkınlık yaşarlar. Çünkü yer altında kocaman şehir vardır. Bu şehrin ileri gelenlerinden niçin burada yaşadıklarını öğrenirler. Anlatılanlara göre, bu şehirde yaşayan insanlar Müslüman Türk'türler. Düşman yurtlarını işgal edip birçok insanı öldürünce düşmanın kötülüğünden kurtulmak için böyle bir yola başvurmuşlardır. Kendilerine yer altında kocaman bir şehir kurmuşlardır. Üstten gelen küçük bir ışıkla idare etmeye çalışmaktadırlar. Ancak doğru dürüst güneş görmediklerinden ve beslenemediklerinden birçok hastalığa yakalanmışlardır. Yer altında yaşayan bu insanlar, kendilerinin yanma gelen insanları bir daha yeryüzüne göndermemektedirler. Çünkü yeryüzüne çıktıklarında düşman onların burada olduklarını haber alır ve onları öldürür.
Osman Baba yer altındaki şehirde öğretmenlik yapmaya başlar. Buradaki insanlar Osman Babayı çok severler. Bir gün Osman Babaya gelerek şehirlerinde bir gencin dermansız bir hastalığa tutulduğunu ve bir türlü iyileşmediğini söylerler. Osman Babaya bu gence bakması ve dua etmesi için ricada bulunurlar.
Osman Baba gencin yanma gittiğinde onun kendi oğlu Ali olduğunu görür. Büyük bir mutluluk yaşar. Oğluna sarılır. Ali, babasını görünce iyileşir ve kız kardeşi Nazlının da burada olduğunu söyler. Osman Baba Nazlıyı da bulur. Ancak Nazlı'nın ve Ali'nin kendi çocuğu olduklarını söylemez.
Osman Baba ve arkadaşları da bu yer altındaki şehrin havasından dolayı hastalanmaya başlarlar. Bu sebeple bir an önce bu şehirden kurtulmanın yolunu ararlar. Sonunda Osman Baba ve arkadaşları Ali ile Nazlıyı da yanlarına alarak yer altındaki şehirden kaçarlar. Türkiye'ye varınca mutluluktan toprağı öperler.
Başlıca Kahramanlar:
Osman Baba: Yaşlı ve tecrübeli biridir. Vatanını seven, kahraman, bilgili ve dindar bir insandır. Ahlaklı olması ve bilgisiyle herkesin üzerinde saygı uyandırmaktadır.
Sadık: Osman Babanın yol arkadaşıdır.
Celal: Osman Babanın yol arkadaşıdır.
Ali ve Nazlı: Osman Babanın çocuklarıdır.
Osman Baba: Yaşlı ve tecrübeli biridir. Vatanını seven, kahraman, bilgili ve dindar bir insandır. Ahlaklı olması ve bilgisiyle herkesin üzerinde saygı uyandırmaktadır.
Sadık: Osman Babanın yol arkadaşıdır.
Celal: Osman Babanın yol arkadaşıdır.
Ali ve Nazlı: Osman Babanın çocuklarıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder
AŞAĞIDAKİ YORUM YAPMA BİÇİMİNİ ANONİM YAPIP YORUM YAPABİLİRİSİNİZ.YORUMLARINIZ BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİDİR.