BEN BÜYÜYÜNCE KİTAP ÖZETİ GÜLTEN DAYIOĞLU
Roman, genel olarak Anadolu’nun ismi verilmeyen bir köyünde
yaşayan Sınıkçılar ve Ayıngacılar adlı 2 aile arasında yaşanan kırk yıllık kan davasını
anlatıyor.
Sınıkçılar’
dan Nalbant Nuri ailenin reisidir eşinin ismi Sultan çocuklarının ise sırayla Kerim, Mehmet
ve İsmail’dir. İlk Ayıngacılar’dan bir erkeğin Sınıkçı Kadir
Ağa’yı öldürmesi ile başlayan kan davası 40 yıldır süre gelmiş ve son
Nalbant Nuri’nin büyük oğlu Kerim Ayıngacılar’dan Recep tarafından
öldürülmüştür. Bunun üzerine öç alma Sınıkçı ailesine geçmiştir. Fakat Nalbant Nuri ve oğulları Mehmet ve İsmail bunu
daha fazla devam ettirmeyi
düşünmemektedir. Sultan Kadın Kerim’in intikamını almak için oğullarını devamlı
cinayete azmettirmektedir. Bu sırada
Mehmet ‘in Erek isminde bir oğlu
olmuştur. Erek, ninesi , annesi
Şerife’nin gözetiminde büyüyerek gelmiştir. Bir gün Sultan Kadın Ayıngacılar’ın
kendilerinin de sahip oldukları kavakları kestiklerini de görmüştür. Bunun üzerine Sultan Kadın intikam çin ortalığı yine yaygaraya vermiştir. Fakat Nalbant Nuri kavakların kendilerine ait
olmadığını söyleyerek temkinli davranmıştır. Ayıngacılar ise
kestikleri kavakları satarak küçük oğlanları İdris’e motosiklet almıştır. Henüz 17 yaşında olan İdris köyün altını üstüne getirmektedir. İdris’ i
görüp kıskananlar arasında İsmail bulunmaktadır. Sultan
Kadın İsmail’i İdris’i öldürme konusunda kışkırtmıştır. İsmail, abisi
Kerim’in hem de kavaklarının intikamını almak için plan
kurmuş ve dayısının at arabasını alarak motosikletiyle kasabadan dönen İdris’e
tuzak kurmuş ve onu çıkararak amcasının oğlu Ömer ile öldürmüştür. Artık kan dökme sırası
Ayıngacılar’a geçmiştir giden 2 cana
karşı 2 can istemektedirler. Mehmet
karısı Şerife’yi de alarak Almanya’ya işçi olarak kaçmıştır. Nalbant Nuri Sultan
Kadın ve Erek’i de alarak İstanbul’da bir gecekondu semtine yerleşmiştir.
Ailesinin parçalanmasına neden olan
İsmail ise hapishaneye girmiştir. Nalbant Nuri’ye İstanbul’da gelini Şerife’nin
dayısı sahip çıkmıştır. Mehmet , oğlunun
küçük yaşta Almanya’da asimile olmaması için ilkokul 5. sınıfı bitirene kadar İstanbul’da kalmasını
istemiştir. Dedesi , ninesi Erek’i
Ayıngacılar’dan korumak için büyütmüştür. Erek Dereli denilen semtte
ilkokula başlamıştır. Okulun ilk zamanlarında ailesinden ayrı olmanın verdiği yalnızlık ve
okuldaki zengin çocuklarının ötekileştirmesiyle içine kapanan Erek derslerinde de
başarılı olamamıştır. Öğretmeni ve dedesinin katkılarıyla ilerleyen dönemlerde
okula alışan Erek başarısını arttırmıştır. Erek 3. sınıfın yaz tatili geldiğinde komşu çocuğu
olan Erol’un yardımıyla yakınlardaki bir markette yük taşıyıcısı olarak işe
başlamıştır. 1 yıl sonra yaz tatilinde aynı
işe girmiştir. Bayram hazırlıklarının yapıldığı bir gün yaşlı bir bilim
adamının yüklerini taşımak için yola koyulan Erek bu adamın düşmanlarınca bir
silahlı saldırıya uğramış ve olay yerinde ölmüştür. Hiçbir suçu yokken
yüklerini taşıdığı adamla beraber hayatını kaybetmiştir. Oysaki Erek hayatın
anlamını kavramış, yaşamayı seven bir çocuktu ama onun uzun süre yaşamasına
izin vermeyen bir yabancının silahından çıkan kurşunlar oldu.
çok ama çoooooooooook uzun
YanıtlaSilÇok yardımcı oldunuz, teşekkür ederim.Kitap mükemmel.
YanıtlaSil
YanıtlaSil