motorlu kuş kitabının özeti


MOTORLU KUŞ KİTAP ÖZETİ CAHİD ZARİFOĞLU
 Kırlangıçların mahallesinde   bir kalabalık var bugün. Kayaların,   ağaçların başları tepeleme kuş dolu. Hepsi kırlangıç olsa iyi. Serçeler   bir sarmışlar ki etrafı, göz gözü görmüyor. Kartallar   duymuşlar haberi. 

  tepelerde, yatmışlar sürekli rüzgarların üzerine,   erken çıkmışlar evden, saatlerden beri süzülüp duruyorlar. 
Başlarını   eğmişler; aşağıya, durmadan kırlangıçların mahallesine bakıyorlar.
  geçmekte olan bir kaç köylü çocuk:
— Acaba ne oluyor   diye yaklaşınca irkildi kuşların tümü.
  Ahmet’le Mehmet bu kadar çok kuşu bir arada görünce,   parladı sevinçten  kabardı.
Ancak bir iki köylünün densizliği   büyük bir gösteriyi kaçıracak değildi onca kuş.
Hemen haberleştiler aralarında ,  birden saldırarak bunlara, başladılar başlarındaki   takkeleri gagalamaya.
Canlarını zor kurtardı Ahmet’le Mehmet.
Doğrusu   hiç görülmemişti böylesi.
Acaba ne oluyordu ki, kuşlar     insanlara saldıracak kadar ileri gidiyor, göze alıyorlardı   tehlikeyi?
O zaman   geriye dönelim, meseleyi öğrenmeye çalışalım.
— Bana bak bir daha o   gidersen bacaklarını kırarım senin, kanatlarını   böler dereye atarım, kaplumbağa beyinli kafanı   gagalar delerim anladın mı ha!
Böyle bağırmıştı annesi   kırlangıca.
— Fakat anneciğim dedi o,   müthiş bir şeyler var orada.
— Her ne olursa olsun. Bir daha   topraklara adım atarsan beynini...
Uff, amma da   bu tehditler.
Küçük kırlangıç   o topraklara herhalde başını çevirip bakmaz, değil bir daha oralara uçmak...
Öyle mi dersiniz.
Daha annesi başını çevirir çevirmez  , küçük kırlangıç pırr diye havalandı ve ver elini o topraklar.
Zaten   belli oluyor, çok garip bir yer olduğu, kayaların arasından siyah siyah dumanlar yükseliyor.
Küçük kırlangıç   daldı oraya.   kayaların arasında ilerleyerek yaklaştı. İçerde mağara gibi   yerde, görülmemiş şekillerle   yepyeni kuşlar, kim bilir hangi dünyadan buraya  ,   çalışıyorlar, gözlerden uzak bu mağarada.
Tam o sırada   gürültüyle başını kaldırmış küçük kırlangıç.
Bir de bakmış ki görülmemiş   hayvan daha. Kuş desen değil,   aslan hiç. Dedik ya çok garip bir yaratık.
Küçük kırlangıç   vahşi yaratığın içerdekilere kötülük yapmaya geldiğini anlayınca,   çığlıklar atarak haber vermiş.
Onlar da bu   uyarı sayesinde düşmanlarını yakalayıp afiyetle yemişler. Kanlı dişlerini göstere göstere   kırlangıca teşekkür etmişler.
— Aman demiş   kırlangıç, teşekkür   istemem, çekilin önümden de bir an önce buradan gideyim. Annemin dizinin dibine oturayım da bir daha   çıkmayayım.
— Olur mu hiç demiş kuşlardan biri. Bize   iyilikte bulundun. O hayvan bizim neslimizi kurutacaktı. Zaten   bir tek bizler kaldık. Bize “Oto kuş” derler. Görüyorsun kanatlarımız var ,  çok kısa. Biz asıl motorlarla donatılmışız. Onlarla uçarız. Sana da   motor takacağız. O zaman göreceksin,   yıldırım gibi uçacaksın, herkes sana hayran kalacak.
— Sahi mi demiş   kırlangıç
— Elbette. Bakma sen   kanlı ağızlarımıza. İçimiz   iyi bizim.
Böylece   kırlangıca da bir motor takmışlar. Önce mağarada bir tur attırmışlar. Kanatlarına girmiş   oto kuş, bir güzel öğretmişler motoru nasıl kullanacağını. Bütün mesele   motorun üstündeki “kuvvet levhası”na peşpeşe gaga vurmakmış. İşte,   kuvveti yakıtı   buymuş motorun.
Yuvaya motoru çalıştırarak dönünce   kırlangıç:
— Eyvah demiş annesi,  , demek şimdi de seni düşürdüler tuzağa.
— Neler söylüyorsun   demiş küçük kırlangıç. Ne tuzağı.
Ve başlamış bütün olup biteni anlatmaya.
Fakat annesi:
  bunların hepsi uydurma. İnanma sakın. Hepimizin gençken başına geldi  . Ama hiç birimiz aldırmadık buna. Çünkü sonu kötü : Motor bedava. Ama yedek parça kan pahası. Kaptırdın mı kuyruğunu, ha!
— İmkansız demiş , küçük kırlangıç, çok iyiydi onlar. Bana adımı sordular, “Kırlangıç” deyince sen artık “Kırlangıçmotor” oldun, “ama bu kadar uzun bir ad  yerine biz sana ‘Kırlanmotor’ diyoruz, bu adı veriyoruz” dediler.
— Yaa, gördün mü işte. Adını bile değiştirmişler senin.  
— Ne var bunda, elbette kırlangıçmotor demek çok uzun, Kırlanmotor ismini ben de çok sevdim.
— Eyvahlar olsun dedi annesi, bu tam hapı yutmuş.
— Öyle değil anneciğim bak nasıl uçuyorum, tüy gibi.
Ve başlamış motorun kuvvet kapağını sık sık peşpeşe gagalayarak hızlı turlar atmaya...
— Gördün mü, düşün bakalım, hepimizde bunlardan olsaydı da bütün işlerimizi beş katı bir süratle yapsaydık fena mı olurdu.
— Fena olurdu ya!
— Nedenmiş o anneciğim?
— Düşün bakalım, artan zamanlarda ne yapacaktık peki?
Küçük kırlangıç şaşırmış kalmış. Bütün işleri beşte bir zamanda yapıp bitirince, sahi ne yapacaklardı artan zamanda.
— Dinle yavrum dedi anne kırlangıç, bu anlattıkların, yani sürat, insanlar için önemli olabilir, ama bizim için değil. Biz zaten hiç zaman öldürmeyiz. Her şey binlerce binlerce yıldır hepimiz için aynı hızla, aynı zamanda yapılır çatılır. Geriye bir şey kalmaz ki fazla zamana ihtiyacımız olsun.
— Yine de anneciğim ben bunu kuşlar meclisine götürmek istiyorum.
— Peki demiş annesi, götür kuşlar meclisine. Ama korkarım onların vereceği karar senin aleyhine olsun.
Böylece küçük kırlangıç, yeni adıyla Kırlanmotor, meseleyi kuşlar meclisine götürmüş bir dilekçe ile. İşte o gün kuşlar meclisi toplanıp karar verecekmiş. Sebebi buymuş onca kalabalığın.
Kırlanmotor ortaya çıktı ve nefis bir gösteri yaptı.
— Ne öneriyorsun bize diye sordu kırlangıçların başkanı, toplanan milyonlarca kuşun önünde.
— Efendim, otokuşlarla bir anlaşma yapıp, bütün kırlangıçlara motor takılmasını öneriyorum.
Hararetli tartışmalardan sonra başkan kararı şöyle açıkladı:
— Kırlanmotorun motoru vücuduna sıkıca bağlanıp çıkarmaması için mühürlenecek. Hiç kimseye motor takılmayacak. Aradan altı ay geçecek. Tam altı ay sonra onu yine burada, bir kere daha izleyeceğiz. İşte o zaman bir rapor düzenleyecek ve buna göre esas kararımızı vereceğiz. Acele işe şeytan bulaşır. Bakalım ne diyecek, zaman denen öğretmen?
Kırlanmotor da, diğerleri de memnun kalmış bu karardan.
Bütün bu zaman zarfında annesi kederle dinlemiş başkanın kararını ve gözyaşlarıyla bakmış yavrusuna.
Aradan tam altı ay geçmiş.
Yine milyonlarca kuş birikmiş ağaçlara. Cıvıl cıvıl kuşlar. Rengarenk kaynaşarak toplanmışlar. Kırlanmotoru beklerken aralarında şakalaşmış, tartışmış, çeşitli düşünceler ortaya atmışlar.
Hele gençler.
İstiyorlarmış ki olumlu bir karar çıksın da hepsi takınsın motorlar.
Derken:
— Geliyor, nidalarıyla başlarını çevirmişler. Evet o, ta kendisi, Kırlanmotor bu.
Ama hareketleri yavaş. Yüzlerce yıllık ağır bir tanker hurdası gibi geliyor.
Uzmanlar hemen almış etrafını. İki dakkada derken beş saatte zor hazırlamışlar raporlarını, işte bu raporun çok kısa bir özeti:
— “Vücut, motoru, yabancı madde diye dışarıya atmak istemiş, ancak başaramayınca etrafını sarmış. Artık motoru vücuttan ayırmak imkansız. Kullanılmadığı için kanatlar gittikçe körelmişler. Motoru çıkarılsa, bu kanatlarla uçması imkansız. Gagalamaktan Kırdanmotor’un başı sersemlemiş. Beyni sulanmış. Gagasının ucu fena halde körelmiş. Ne solucan tutabilir, ne bir şey. Hele yuva yapmak için sap taşıması imkansız. Hem kuvvet kapağını gagala, hem de şunu bunu taşı, olacak şey mi. Ayrıca boynunda bazı kaslar gelişmiş, kalınlaşmış, bu sebeple de başını sağa sola çevirmesi imkanı kalmamış. Yiyeceğini bulmakta, yuvasını görmekte çok zorluk çekmektedir. Kendisi motordan dolayı son derece rahatsızdır. Altı ayda 15 ay kadar yaşlanmıştır. Onu kuşlar hastanesinde tedavi altına alır motorunu çıkarır, onu tekrar kırlangıçlaştırabilirsek belki hayatı kurtulur.”
Uzun tartışmalardan sonra başkan kararı şu şekilde açıkladı:
—Hemen bir cankurtaran çağırın. Ve bu olayı bir bültenle bütün kırlangıçlara duyurun. Düşmesinler yabancıların tuzaklarına. 

 motorlu kuş kitabının özeti,motorlu kuş özet,motorlu kuş kimin eseri,motorlu kuş cahid zarifoğlu hikaye özeti

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

AŞAĞIDAKİ YORUM YAPMA BİÇİMİNİ ANONİM YAPIP YORUM YAPABİLİRİSİNİZ.YORUMLARINIZ BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİDİR.